Krizler ve Piyasalar: Jeopolitik Riskler Portföyünüzü Nasıl Etkiler?

Günün birinde, binlerce kilometre uzaktaki bir ülkede başlayan bir siyasi gerilim veya ticari anlaşmazlık, ertesi gün yatırım portföyünüzde beklenmedik dalgalanmalara neden olabilir. İşte bu duruma jeopolitik risk diyoruz. Peki, küresel sahnede yaşanan olaylar, cebimizdeki yatırımları hangi mekanizmalarla ve ne ölçüde etkiler?

Bu sorunun cevabını bilmek, geleceği tahmin etmek anlamına gelmez. Ancak bu dinamikleri anlamak, bir yatırımcının belirsizlik fırtınalarında daha bilinçli ve sakin kalmasına yardımcı olur. Gelin, jeopolitik olayların piyasalar üzerindeki dört temel etkisini inceleyelim.

1. Volatilite Artışı: Belirsizlik Piyasaların En Büyük Düşmanıdır

Finansal piyasalar, öngörülebilirliği sever. Jeopolitik bir kriz patlak verdiğinde ise geleceğe dair tahminler zorlaşır ve bir belirsizlik sisi oluşur. Yatırımcılar, bu sisin içinde varlıkları doğru fiyatlayamadıkları için genellikle en güvenli stratejiyi seçerler: riskten kaçınmak (“risk-off”). Bu, hisse senetleri gibi daha riskli görülen varlıklarda satış baskısı yaratır ve piyasalarda ani ve sert dalgalanmalara, yani volatiliteye neden olur. VIX Endeksi gibi “korku endeksleri” bu gibi dönemlerde yükselerek piyasadaki gerilimi ölçülebilir kılar.

2. Sektörel Farklılaşma: Her Kriz Kendi Fırsatını Yaratır

Jeopolitik gerilimler tüm piyasayı olumsuz etkilese de, bazı sektörler bu fırtınadan diğerlerine göre daha az etkilenir, hatta bazen olumlu yönde ayrışabilir. Bu durum, tamamen krizin doğasıyla ilgilidir:

  • Savunma ve Siber Güvenlik: Çatışma ve savaş durumlarında, ülkelerin savunma harcamaları artma eğilimi gösterir. Bu durum, havacılık, savunma sanayii ve siber güvenlik şirketlerine olan talebi artırabilir.
  • Enerji ve Emtia: Dünyanın önemli petrol veya doğal gaz üreticisi bir bölgesinde çıkan kriz, arz endişelerini tetikleyerek enerji fiyatlarının hızla yükselmesine neden olabilir. Bu, enerji şirketlerinin kârlılığını artırabilir. Benzer şekilde, tarımsal emtia ihracatçısı ülkelerdeki sorunlar da gıda fiyatlarını etkileyebilir.
  • Ulaşım ve Turizm: Siyasi istikrarsızlık veya seyahat kısıtlamaları, havayolu şirketleri, oteller ve turizmle ilişkili diğer sektörleri doğrudan ve olumsuz etkileyen faktörlerin başında gelir.

3. Güvenli Liman Arayışı: Fırtınada Sığınılacak Varlıklar

Piyasalardaki belirsizlik arttığında, yatırımcılar sermayelerini korumak için “güvenli liman” olarak adlandırılan varlıklara yönelme eğilimi gösterir. Bu varlıklar, kriz anlarında değerlerini koruma veya artırma potansiyeli taşıyan enstrümanlardır:

  • Altın: Tarihsel olarak en bilinen güvenli limandır. Herhangi bir hükümetin veya merkez bankasının doğrudan kontrolünde olmaması, onu siyasi ve ekonomik krizlere karşı bir sigorta aracı haline getirir.
  • ABD Doları ve İsviçre Frangı: Dünyanın en büyük ekonomisinin para birimi olan ABD Doları ve İsviçre’nin istikrarlı yapısını temsil eden Frank, küresel kriz anlarında genellikle talep gören para birimleridir.
  • Devlet Tahvilleri: Özellikle ABD Hazinesi tarafından çıkarılan tahviller, dünyanın en güvenilir yatırımlarından biri olarak kabul edilir ve belirsizlik dönemlerinde yoğun talep görebilir.

4. Küresel Bağlantılar ve Domino Etkisi

Günümüzün küresel ekonomisinde ülkeler, ticaret ve finans ağlarıyla birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle, tek bir ülkede başlayan bir kriz, bir domino taşı gibi diğer ekonomileri de etkileyebilir. Örneğin, dünyanın en büyük çip üreticisi bir ülkede yaşanacak bir istikrarsızlık, küresel elektronik ve otomotiv üretimini durma noktasına getirebilir. Benzer şekilde, büyük bir ekonomideki finansal kriz, bankacılık sistemi aracılığıyla tüm dünyaya yayılabilir.

Bu gibi dönemlerde portföy çeşitlendirmenin önemi bir kez daha ortaya çıkar. Farklı coğrafyalardan ve sektörlerden varlıklara erişerek portföyünüzü olası şoklara karşı daha dayanıklı hale getirebilirsiniz. Rally’de seçeneklerinizi keşfederek yatırım stratejinizi güçlendirin. Hemen indir.


Kaynakça:

Bu içerik, editörlerimiz tarafından hazırlanmıştır. Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (World Bank) gibi kurumların raporları ve The Wall Street Journal, Financial Times, Bloomberg gibi uluslararası finans yayınlarından faydalanılarak oluşturulmuştur.